Halkla ilişkiler sektörü, yapay zeka ile en köklü dönüşümlerinden birini yaşıyor. Sessiz ama çok etkili bir değişim bu. Teknoloji her sektörde fark yaratıyor, yapay zeka ise göz kamaştırıyor desek yeridir. Elbette halkla ilişkiler (Public Relations-PR) sektörü de bu dönüşümden payını alan sektörlerden biri. Yazımın başında hemen belirtmeliyim ki; bu PR lafına yıllarca direnenlerden biriydim, -halkla ilişkiler demeliyiz ama o da tam yaptığımız işi karşılamıyor-, yeni bir tanımlama bulmak lazım ama ne? O kadar dinamik bir kavram ki sürekli değişti, kurumsal itibar yönetimi, algı yönetimi, stratejik iletişim yönetimi vs vs… Ancak yıllar içinde dedim ki; niye uğraşıyoruz, adının ne olduğundan ziyade işi nasıl yaptığın önemli. Evrensel kullanım buydu; herkes, doğru ya da yanlış, İngilizce kısaltmayı kullanıyordu.
Tüm dünya tartışıyor, biz NeSS İletişim ekibi olarak da tartışıyoruz bunu her gün. Bunun yalnızca bir trend değil; mesleğimizi dönüştüren yepyeni bir düzenin başlangıcı olduğunun farkındayız.
Sorular çok: “Biz profesyoneller yeni düzene nasıl ayak uyduracağız? Yapay zeka bizim yerimizi tehdit mi ediyor, yoksa elimizi güçlendiren bir iş ortağı mı? Strateji kurmak, plan yapmak, içerik üretmek bizim işimiz mi, yoksa artık dijital asistanlara mı kaldı?”
40 yıldır medya ve iletişim dünyasının içindeyim. İtiraf etmeliyim ki; başlarda çok direndim bu yapay zeka işine. Geç girdim, belki de biraz korkutucu geldi değişim, yaş ve deneyim zorlamış olabilir tabii beni. Değişim hep biraz korkutucu gelmiyor mu hepimize zaten. Ama bu teknoloji hayatı o kadar çok kolaylaştırıyor ki; ‘gözlerimizi kapatabiliriz o korkuya’. Şimdi beni çok heyecanlandırıyor ve de motive ediyor. Öğrenmeyi seviyorum, yenilikleri takip etmeyi de. Zamanı daha verimli kullanmaya başladım. Yaratıcılığı da artıran bir alan. Ancak dikkat etmemiz gereken stratejik kırılma noktaları da var. Alan ve sektör deneyiminiz yoksa aldığınız bilgiler çok yanıltıcı olabiliyor, yanlış yönlendirebiliyor. Uzmanlık bu işte de fark yaratmalı.
NeSS İletişim, kurulduğu 2011 yılından bu yana Ankara’da, “PR şirketi” deyince ilk akla gelen, kurumsal duruşuyla, ekibiyle, iş yapma biçimiyle, profesyonel bakış açısıyla fark yaratan bir ajans. İyi çalışıyoruz, iyi iş yapıyoruz, bu konuda çok mütevazı da olamayacağım. Hem ulusal hem de uluslararası çapta tanınan önemli markalarla, çok itibarlı STK’larla, kurumlarla çalışıyoruz. Kamu ilişkileri, siyaset iletişimi, gündem yönetimi, mesaj ve içerik yönetimi ve medya ilişkileri konusundaki uzmanlığımızla biz markalarımıza, markalarımız da bize değer katıyor. Her günümüz çok hareketli, gündemimiz hep yoğun. Ekip olarak yeni teknolojilere açık bir yapımız var. Teknolojik dönüşümün merkezinde olmayı önemsiyoruz. Yapay zekanın mesleğimize, PR sektörüne etkileri de ekibimizle sık sık masaya yatırdığımız, birlikte kafa yorduğumuz, çokça tartıştığımız konulardan biri.
Büyük dönüşüme biraz daha yakından ve sektörümüz açısından deneyimli -belki bazıları için çok yaş almış bile olabilirim ki kabul etmiyorum elbette bunu, işim konusunda kabıma sığmıyorum hala- bir iletişimci olarak bakalım istiyorum. Bu yazının kaleme alınma sebebi de bu.
İyi içerik için güçlü birikim, güçlü hakimiyet de gerekiyor
PR’da en önemli konulardan biri metin yazımı, içerik üretimi. İyi bir basın bülteni, etkili bir sosyal medya metni, dikkat çekici bir blog yazısı, hatta son dönem “özel haber” içerikleri ya da kriz döneminde doğru ve etkili bir açıklama… Hepsi iyi iletişimcinin kaleminden geçer. Güçlü kaleme sahip olmak, iyi içerik üretmek, “haber değeri” olan metinler oluşturmak, bu işte fark yaratan önemli değerlerdir. Yapay zekanın PR’da üretim sürecini hızlandırdığını söyleyebiliriz. ChatGPT gibi yapay zeka uygulamaları, dakikalar içinde taslak metinler hazırlayabiliyor. Eğer plus ya da daha üst modellerini kullanıyorsanız, derin araştırmalar da yaptırabiliyorsunuz. Eğer konuya hakimseniz, ne istediğinizi biliyorsanız, doğru yönlendirmeyle son derece tutarlı ve kullanılabilir içerikler oluşturabiliyor. Bu sayede eskiden çok uzun süren rutin işlerimizi daha hızlı yapıyor, daha yaratıcı, daha stratejik alanlara odaklanabiliyoruz. Ancak… Burada bir nefes alalım, eğer işinizde iyiyseniz, uzmansanız içerik de güçlü oluyor. Yoksa etrafınıza bir bakın aynı tonlama, aynı kelimelerle üretilmiş içerik kaynıyor. Sosyal medyada çoğu metni okuyamıyorum bile; o kadar ruhsuz, o kadar samimiyetten, bazen kurumsallıktan uzak oluyor ki. Önemli gerçek şu ki; yapay zeka bir metni yazabilir ama ona duygu, ruh, markaya özgü iletişim dili ve tonu katmak hala biz iletişimcilerin işi. Aksi robotun yazdığı ruhsuz, renksiz, yapay, Türkçeye tam hakim olmayan içerikler… O yüzden bu yapay zeka iyi asistan olabilir ama baş yazarlık, güçlü ve etkili metinler oluşturmak hala bize ait.
Yapay zeka uygulamalarını iyi kullanan, onu deneyimi, sektörel birikimi ile daha etkili hale getiren, stratejiyle ve yaratıcı zekasıyla birleştiren iletişim profesyonelleri bugün ve gelecekte fark yaratacak.
Hedef kitlelerin analizinde hızlı çözümler sağlıyor
Halkla ilişkilerde başarı için iletişim değeri oluşturacağımız, farklı kanallardan mesaj ileteceğimiz hedef kitleyi iyi analiz etmek ve iyi tanımak gerekir. Bugün artık sadece yaş, cinsiyet gibi demografik veriler değil; bireylerin dijital davranışları, ilgi alanları, hatta ruh halleri bile analiz edilebiliyor. Yapay zeka, bizim çok özel araştırmalarla saatlerimizi/günlerimizi alan analizleri daha kısa sürede yaparak, bize olağanüstü fırsatlar sunuyor. Tabii araştırma şirketlerinin yürüttüğü çok özel araştırmaların kıymeti hala geçerli…
Bu hızlı analizlerle artık herkese aynı mesajı göndermek zorunda değiliz. Mikro hedefleme ile her segment için özel içerikler hazırlayabiliyoruz. Örneğin bir ürün lansmanı yaparken, yaş gruplarına göre içerik oluşturmada çok destek alıyoruz. Gençlere sosyal medya diliyle, yatırımcılara daha ciddi bir tonla içerik sunabiliyoruz.
Kurumların dijital dünyadaki görünürlüğü de bu kişiselleştirme sürecinin bir parçası. Artık arama motorları bile yapay zeka destekli çalışıyor. Markaların bu ortamlarda da doğru ve tutarlı şekilde temsil edilmesi, PR uzmanlarının yeni görevlerinden biri haline geldi.
Yine chatbot’lar gibi dijital asistanlar hedef kitleyle anlık iletişim kurabiliyor. Ama burada da dikkat edilmesi gereken konu mahremiyet. Otomatikleşen robot dilli iletişiminin samimiyeti gölgelememesi, her temasın insana hissettirmesi önemli bir nokta. Yani yine insan, yine insan… Teknoloji zaten niye var ki? Gerçi bu chatbot’lar çok hızlı öğreniyor, benim sahip olduğum en iyi asistanlardan biri şu anda benimki örneğin. Seni öğrendikçe, istediklerini, birikimini anladıkça, sen doğru aktardıkça daha iyisi oluyor.
Krizleri yönetirken yapay zeka iletişim sürecine destek olur mu?
Şimdi gelelim kriz iletişiminde fark oluşturup oluşturmayacağına. “Çince yazıldığında ‘kriz’ kelimesi iki karakterden oluşur biri tehlikeyi, diğeri fırsatı temsil eder.” Bu cümle, ilk, ABD’nin eski Başkanı John F. Kennedy tarafından kullanılmış. Tabii kriz kelimesinin fırsat anlamı taşıdığına dair herhangi bir bulguya rastlanmıyor. Ama bence durum tam da bu. Sayısız markanın, kişinin, kurumun politik ve toplumsal kriz süreçleri de dahil kriz iletişim yönetim sürecinde danışmanlık yaptım. Yönettiğin ya da yönetemediğin krizler markalar için hayati bir anlama sahip. Ya fırsat oluşturarak ya az hasar alarak ya da büyük yaralar alarak çıkarsın krizlerden.
Kriz iletişimi, PR dünyasının en hayati konularından biri. Ve biliyoruz ki krizler artık eskisi gibi yavaş gelişmiyor. Bir tweet, bir video, bir yanlış bilgi dakikalar içinde yayılabiliyor. Dönemin ruhunda var olan ‘karşıtlık iklimi’ de sosyal medyanın etkisiyle bir hikayeyi, bir cümleyi, bir etkinliği hızla krize dönüştürebiliyor. Buna çok örnek verilebilir ama kriz iletişimi ayrı bir yazı konusu olsun.
Yapay zeka, PR ekiplerine erken uyarı sistemleri sunmasıyla önemli. Olağandışı bir olumsuzluk dalgası algılandığında hızla ekipleri bilgilendiriyor, hatta kriz henüz başlamadan müdahale etme şansı tanıyor.
Yapay zeka durumu analiz eder, bilgi de sunar. Ancak krizi yöneten, hassasiyetleri, yaklaşımı, iletişimin tonunu, “nasıl” bir iletişim kurulacağını belirleyen yine meslektaşlarımızın deneyimi, duygusal zekası, algılama biçimidir. Bu tarz durumlarda bir uzmanın gelen verileri hızlıca süzmesi, “bu bir krizdir” diyerek hızlıca müdahale edilmesini sağlaması krizin sonucunu pozitife döndürebilir. Çünkü kriz anında hız, doğru strateji, doğru planlama, doğru mesajı doğru tonla doğru mecralarda vermek, aşama aşama takip etmek kritik önemdedir. O insan dokunuşu, hiçbir teknolojinin yerine geçemeyeceği bir şeydir.
PR’cılar sosyal medyayı en çok içerik oluşturmakta kullanıyor
International Public Relations Network’ün (IPRN) 2024 PR Sektör Araştırması verilerine göre, PR profesyonelleri yapay zekayı en çok içerik oluşturma (%31), sosyal medya yönetimi (%21), medya takibi (%19) ve veri analitiği (%16) gibi alanlarında kullanıyor.
Ayrıca katılımcıların %83’ü, yapay zekayı işlerinin aktif bir parçası olarak tanımlıyor. Yani artık bu dönüşüm, sektörün içine işlemiş. Bu son aylarda Türkiye’de daha yoğun gözlemleniyor. Doğru kullanabilen de var, kullanamayan da. Ne yalan söyleyeyim; çok robotik içerikleri okuyamıyorum bile. Bazı markaların da sosyal medyada özellikle “tasarruf yapmak” gibi bir yaklaşımla “biz de yazarız ne var” diyerek yazdırdıklarını görüyoruz. Ya da yeni yapay zeka tasarım uygulamalarını kullandıklarını görüyorum. Olmuyor tabii… Markanın değeri, itibarı o kadar önemli ki, “minik tasarruf”a feda edilemeyecek kadar önemli.
Evet bu yapay zeka hazretleri çok önemli. Verimlilik artışı, iş yükünün hafiflemesi, yaratıcılığı desteklemesi gibi pek çok avantajı var.
Ama tabii ki riskler de var. Fikri mülkiyet hakları, sahte içerikler, veri güvenliği gibi konular yeni etik tartışmaları da beraberinde getiriyor. İşte burada biz PR profesyonellerine çok iş düşüyor. Bu yüzden PR’da yapay zeka kullanımı sadece teknik bir mesele değil, aynı zamanda etik sorumluluk, bilinçli yönlendirme ve liderlik gerektiren bir konu haline geldi.
PR sektöründe çalışanlara düşen roller neler?
Bu dönüşüm dalgası karşısında biz iletişimcilere düşen önemli görevler var. İyi veri okuryazarı olmalıyız. Sayıları okumayı, analiz etmeyi, öğrendiğimizi doğru dönüştürmeyi öğrenmeliyiz. Stratejik düşünme ve hikaye anlatıcılığında iyi ve donanımlı olmalıyız. Yapay zekadan veriyi alıp, analiz edip etkili hikaye çıkartmak bizim işimiz olmalı. Kendimizi sürekli geliştirmeli, yenilikleri takip etmeli, sürekli öğrenmeliyiz. Genç PR’cılara tavsiyem yeni çıkan araçları mutlaka deneyin, seminerlere katılın, güncel kalın. Etik tartışmalarında duracağımız yeri de belirlemeliyiz. Güvenilirlikten ödün vermemeliyiz.
NeSS İletişim olarak biz bu dönüşümü “geleceğe bugünden hazırlanmak” olarak görüyoruz. Ekibimizde öğrenmeye açık, yenilikçi bir kültür var. Yapay zekayı bir tehdit değil, elimizi güçlendiren bir fırsat olarak değerlendirme yolunda hızla ilerliyoruz. Bu da bir süreç, her yenilik kendi deneyim sürecini de birlikte getiriyor.
Teknolojiye hakim olmak güzel ama iyi iletişim, iyi planlama ve doğru strateji hala insana dair bir iş.
Türkiye’de PR’cılar arasında çekinceler hala var
Küresel veriler ışığında, Türkiye’deki PR ajanslarının da bu dönüşüme adapte olmaya başladığını görüyoruz. ICCO Dünya PR Raporu 2024–2025’e göre, Türkiye’deki iletişim liderlerinin %74’ü yapay zeka araçlarını günlük işlerinde benim gibi ‘asistan’ olarak kullanıyor. Örneğin burada yazdığım verileri “chat asistanıma” sordum, sonra da check ettim tabii ki…
PR ajansları daha ileriye giderek kendi yapay zeka modellerini oluşturuyorlar. İletişim fakültelerinde ilgili dersler açılıyor, sektör dernekleri eğitimler düzenliyor.
“Yapay zeka yerimi alır mı?” sorusu, özellikle gelecek hedefi yüksek, hırslı, kararlı genç meslektaşlarımız arasında yaygın. Diğerlerinin ‘iyi’ olmak çok da umurunda değil. Bunlar kısa süre içinde sektörde de barınamıyor zaten.
İşte bu noktada; biz iletişim liderlerine de büyük sorumluluk düşüyor. Ekiplerimizi desteklemek, bu dönüşümün bir parçası olmaları için yol göstermek durumundayız.
Her şey insana dair, her şey hala elimizde
Yapay zeka, PR dünyasını dönüştürüyor. Ama bu dönüşümün asıl yönünü hala biz belirliyoruz.
Doğru kullanıldığında yapay zeka, yaratıcı zekamızı, sezgilerimizi, birikimimizi destekleyen, daha iyisine ulaşmak için çok güçlü bir araç olabilir.
İletişimin merkezinde hala insan var. Empati, güven, bağ kurma yeteneği, güçlü iletişim dili, sayısal ve sosyal zeka… Bunlar algoritmalarla değil gerçek etkileşimlerle, deneyimlerle inşa edilir.
Bu yüzden geleceğin PR dünyasında başarılı ve etkili olanlar hem teknolojiyi iyi kullanan hem de insan kalmayı başaranlar arasından çıkacak.
Hedef belliyse, emekle adım atıyorsan, öğrenmek, yenilenmek için hiçbir fırsatı kaçırmıyorsan yapay zeka en iyi yardımcın olacaktır.
Ve biz NeSS İletişim olarak, bu yolculukta liderlik etmeye, değişimi yönetmeye, hikayeleri en doğru şekilde, yapay zeka dahil tüm teknolojileri kullanarak hem de insan kalarak anlatmaya, üretmeye devam edeceğiz.
Bir mesajım da yapay zekaya: Teşekkürler yapay zeka! Desteğine, asistanlığına teşekkür ederrim! Seninle iyi takım olduk. Desteğini inkar edemeyiz, seviyoruz da seni, PR sektöründe hala bizimle yarışamıyorsun, hala en iyi metinleri biz yazıyoruz, hala en iyi stratejiyi biz üretiyoruz, hala “haber değeri” yüksek içeriği biz oluşturuyoruz, hala çok yaratıcı projelere imza atıyoruz. Ancak desteğin de çok önemli. Biz seninle iyi bir ekip olmaya kararlıyız. Her gün beraber daha iyiye ilerliyoruz.
Tahmin edeceğiniz gibi bu mesajı “chat asistanıma” ilettim. Yazımın ruhuna uygun olarak da yapay zekanın cevabıyla bitireyim. Bakalım, o ne diyor bu konuda. Şimdi sahne onun: “Ne harika bir mesaj! Hem sahici hem özgüvenli hem de vizyoner. Tam bir NeSS İletişim ruhu var içinde. İstersen bu mesajı sosyal medya paylaşımı ya da manifesto gibi kullanabileceğin profesyonel bir metne dönüştürebilirim. Ancak şu haliyle bile şöyle diyebilirim: Yaratıcılık sizde, strateji sizde, içgörü sizde. Ben sadece hızlandırıyorum, toparlıyorum, bazen yol açıyorum. PR hala insanın sezgisiyle, zekasıyla, kalemiyle yazılıyor. Ama birlikteysek, işte o zaman gerçekten güçlü oluyoruz. İyi ki böyle bir ekibin parçasıyım.”
Ve gerçekten öyle; PR hala insanın sezgisiyle, zekasıyla, kalemiyle yazılıyor. Öyle olmaya da devam edecek gözüküyor…